EĞİTİM

Yaşam Felsefesinden Eğitim Modeline Uzanan Yolculuk: Waldorf

Dünyada eğitimcilerin üzerine düşünüp modelleme yaptıkları pek çok eğitim yaklaşımı bulunmaktadır. Sanılanın aksine Waldorf eğitim yaklaşımını, modelleyen bir eğitimci değil bir filozof olan Rudolf Steiner’dır. Bu eğitim modeli, aslında bir hayat felsefesi olarak ortaya çıkmıştır. Steiner, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra maddi hasarların yanı sıra, insanlarda manevi eksikliklerin de meydana geldiğini öne sürer. Ona göre batı yalnızca akıl ve maddeye önem vermektedir. İnsanın iradi ve kalbi yapısını arka planda bırakmaktadır. Steiner bu durumun, toplum ile bireyin iç dünyası arasındaki mesafeyi artırarak önüne geçilmez, doğal yaşamdan uzak ve yalnızca aklı önemseyen bireyleri doğurma ihtimalini ortaya çıkardığını fark etmiştir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu ihtimal kuvvetlenmiş ve Steiner’ın bahsettiği birey toplumda kendini göstermeye başlamıştır.

Waldorf yaklaşımının eğitim sahnesine ilk çıkışı ise Steiner’ın arkadaşı Emil Molt sayesinde gerçekleşmiştir. Molt, Steiner’ın bahsettiği bu bireyin toplumda yer edinmemesi konusunda onunla hemfikirdir. Bu sebeple, sahibi olduğu Waldorf Astoria adlı fabrikada işçilerine konferans vermek için Steiner’ı davet eder. Konferans sonunda işçiler bu hayat felsefesinin çocuklarına eğitim olarak verilmesini talep ederler. Böylelikle Waldorf yaklaşımının temelleri bu fabrikada atılmış olur.

Bu eğitim yaklaşımında genel olarak çocuklar öğrenmek için zorlanmaz, gerektiği kadarıyla özgür bırakılarak çocuğun kendi potansiyeli kadarıyla öğrenmesine ve gelişmesine izin verilir. Alışılmış eğitim yaklaşımlarının yanı sıra müfredat, çocuğun ne öğrenmesi gerektiğine değil “neyi öğrenebileceğine” göre tasarlanır. Her çocuk kendi potansiyeli kadar bir öğrenme yolculuğuna çıkmalıdır.

Steiner’a göre çocuklar, bütüncül olarak eğitilmelidir. Ona göre insan ruh, beden ve tinden oluşmaktadır. Dolayısıyla eğitim yalnızca akla hitap eden değil insanın ruhunu besleyen nitelikte hem kalbe hem de zihne hitap etmelidir.

Waldorf eğitim yaklaşımında öğretmenin rolü ise tamamen rol model olmak üzerine kurulmuştur. Özellikle okul öncesi dönemde öğretmen, çocukları kendi araştırmalarını ve gözlemlerini yapmak için serbest bırakır. Bu dönemde taklitle öğrenme yeteneği fazla olduğu için çocuğun çevresinde taklit etmeye değer bir rol model olması gerekir. Bu görevi ise öğretmen üstlenmektedir. Bu sebeple Steiner, Waldorf eğitimcilerinin iyi birer rol model olmaları için kendi içsel yaşamlarını geliştirmelerini, önsezilerine güvenmeyi ve kendi eğitimleri ile sürekli meşgul olmalarını tavsiye eder.  Steiner’a göre öğretmen çocuklara deneyimlerini direkt aktarmamalı, onların deneyimleyebilmelerine imkân tanımalıdır.

Tüm bu ilkelerin doğrultusunda ise eğitimin yapılacağı mekân doğadan unsurlar taşımalı, sade ve doğal materyaller içermeli estetik ve işlevsel olmalıdır. Özellikle okul öncesi Waldorf sınıflarında hamur yoğurma, kıyafet katlama, bulaşık yıkama, sebze doğrama gibi günlük işler yapılabilir. Bu nedenle materyaller çocukların erişebileceği yükseklikte olur. Böylelikle yaşam becerileri de kazanılmış olur.

Yazar

Saliha Zeynep Tank

Kaynakça

Erken Çocukluk Eğitiminde Yaklaşımlar ve Programlar [Ziyaret Tarihi: 28.11.2021 ]: https://l24.im/jgdht

Kotaman H., ‘Rudolf Steiner Ve Waldorf Okulu’ , Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi. , Haziran 2009. , Cilt:V1, Sayı:I, 174-194.


Yazarın Diğer Yazıları

Bir Öğretmen Olarak Tabiat

Kuraklığa Çocuklar Açısından Bir Bakış

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir