Yirminci yüzyılın ilk yarısında İshin Yoshimoto tarafından Japonya özelinde geliştirilmiş olan Naikan Terapi, günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde yaygın şekilde kullanılan güncel bir psikoterapi modelidir. Naikan, Japonca “nai” ve “kan” sözcüklerinden oluşup Türkçede “içe bakış” anlamına gelir. Zamanla kanıta dayalı bir yaklaşım haline gelen Naikan, önleyici psikolojik hizmetler kapsamında da etkisini göstermiştir.
Bu terapi yaklaşımı aslında bir yaşam felsefesidir. Amacı, insanın farkındalığını geliştirerek başkalarıyla ilişkilerinde daha duyarlı ve sorumlu bir birey haline gelmesini sağlamaktır. Naikan, Türk dini ve kültürel yapısı içerisinde önemli bir yeri olan “sahip olunan nimetlere şükretme” ve “kendi davranışlarının içsel bir muhasebesini yapma” gibi pratikleri vurgular. Bireyin dikkatini bencil iç dünyasından çıkarıp başkalarıyla ve yaşamla olan ilişkilerine yönlendirmeyi hedefler. Bu amaçla üç soru sorar:
- Bugün başkalarından nasıl destek aldım?
- Bugün başkalarına nasıl destek oldum? Başkaları veya dünya için ne yaptım?
- Bugün başkalarına (dünyaya) nasıl zarar verdim?
Burada dördüncü soru olarak “başkaları bana nasıl zarar verdi veya nasıl yük oldu?” sorusu sorulmaz. Çünkü insan zihni bu soruyu sorduğunda kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek yerine hatalarının kaynağını dış dünya olarak gösterip değişime direnç geliştirir. Naikan terapinin kullandığı sorular ise bireyin kontrol alanı içerisinde olan değiştirebileceği davranışlara ilişkin bir farkındalık ve motivasyon oluşturmaktadır. Üstelik bu sorular bir başkası tarafından değil bizzat kişinin kendisi tarafından sorulmakta, kişiyi içsel bir yolculuğa çıkarıp içgörü kazanarak davranış değişikliği yapmasını sağlamaktadır. Bu da bir rol model olarak kendimiz başta olmak üzere öğrencilerimiz veya çocuklarımıza kazandırmak istediğimiz sorumluluk, saygı, vicdan, yardımlaşma, şükür, iyilik, doğruluk, paylaşma, nezaket, empati ve daha pek çok değerin içsel bir motivasyonla ve doğal bir sonuç olarak ortaya çıkması sonucunu doğurmaktadır. Değerler eğitiminde amaç kişinin değerleri öğrenmesi, bunları içselleştirerek davranışa dönüştürmesi ve bu davranışların süreklilik kazanmasıdır. Kişinin kendine yukarıda belirtilen soruları sorması içgörü yoluyla olumsuz davranışlarının sonuçlarını görerek bir değişim ihtiyacı hissetmesini, olumlu davranışlarının sonucunda ortaya çıkan iyiliğin zihinde oluşturduğu haz ve ruhta oluşturduğu huzur duygusuyla kalıcı ve iradi bir değişikliğin meydana gelmesini sağlamaktadır. Hatırlatmakta fayda var; yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur. İçten bir güçle kırılırsa yaşam başlar. Zira sahih dönüşümler hep içten gelir. (İbn-i Rüşd)
Yazar
Fatma Dağ
Kaynakça
Doç.Dr. Şafak Nakajima, Endişesiz İlaçsız, 1.bs.( İstanbul: Doğan Novus,2016), 125.
Ayşegül Uyanık Örnekal, “Yaşamı Farkındalıkla Anlamlandırın”, Pozitif Dergisi, S.3 (2014)