Ayların Sultanı Ramazan
Cennet kapılarını ardına kadar açan anahtar
Şeytanı zincire hapseden iksir
Âdemi, âdem eyleyen güzel ay
Hoş geldin.
Ramazan gelmeden önce kâinat da ve insanoğlu da hazırlıklara başlar. Öyle davetsiz bir misafir gibi çıkıp gelmez. Önce Recebi gönderir hanemizin kapısına. Bereket ve hayır aylarının ilki misafir olur önce evlerimizde ve bilhassa gönüllerimizde. Bizlere bir şeyler ektirmek derdindedir. Güzelliği, vefayı, merhameti, sevgiyi, iyiliği. İnsanı insan yapan her şeyi. Recep sanki, bir eli ile toprağı eşeleyen diğer eli ile o tohumu atıp üstünü örten bir çiftçi gibidir.
Çiftçi, misafirliği bitince sessizce ayrılır bizden. Onun hemen peşinden Şaban çalar kapımızı. Yüzlerde bir tebessüm. Oturur soframıza. Gelecek misafirden bahseder. Dem gelir çehrelerimiz güler dem gelir gözlerimiz yaşarır durur. Korku ve ümit arasında işe koyulur hemen. Bahçeye ekilen tohumların sulanma vaktidir. Her bir tohumun ihtiyacı kadar, büyük bir hassasiyetle can suyunu verir. Verdiği su değil de şerbet sanki. Toprak canlanır, kendine gelir adeta. Göz gördüğünü inkâr edemez, gönül gördüğünü tasdik etmekten geri kalamaz hâle gelir.
Ve vakit gelir.
Vakit ayrılık vakti.
Vakit sultanın vaktidir artık.
Kapının çalınması beklenmez artık. Sultanın kapıyı çaldığı nerede görülmüştür? O ayakta büyük bir aşk ile beklenir. Ve içeriye buyur edilir.
Hoş geldin ey On bir Ayın Sultanı.
Hoş geldin
Kâinatta bir bayram havası
Her yer ışıl ışıl..
Herkeste bir çocuk neşesi
Dile şükür, kalbe vuslatın güzelliği düşmüştür.
Bunca güzelliği beraberinde getiren böylesi bir aydan evlatlarımızın da payını ayırmaya gayret etmeliyiz. Onların gönüllerine bu tohumu atmanın gayreti ve derdini taşımalı gönüllerimiz. Zaman geçtikçe her bir Ramazan da bu güzelliklerin tohumlarını arttırarak ömürlerini ramazan tadında geçirmeleri için ellerimizi taşın altına koymalıyız.
Aklı-kalbi-zevki selim bir gelecek inşa etmek istiyorsak, sabrı kuşanıp bu güzel aydan en güzel şekilde istifade etmeliyiz.
Allah Resulü (sav) ‘in çocuk eğitimine dair ifadelerinde sık sık rastladığımız şey ise şudur: Önce yetişkin eğitimi.
Yani öncelikli meselemiz kendimiz olmalıyız. Kendimize yaptığımız her yatırım aynı zamanda evlatlarımıza yaptığımız yatırımdır. Kendimizi pas geçip evlatlarımız üzerinden bir şeyler yapmaya çalışırsak sendeler durur ve olumlu bir netice alamayız. Bundan dolayıdır ki bu Ramazan bizler için, anne ve babalar olarak bir başlangıç olsun.
Mesela, orucu sadece bedenen değil aynı zamanda ruhen de tutalım. Açlığı midemizden çok nefsimiz hissetsin. Oruç, bizleri doyursun. Evlatlarımız bizlere baktığında, oruçla daha da güzelleşen bireyler görsün. Onlara karşı daha anlayışlı, daha merhametli ve sevgi dolu olalım. Bu ay daha çok sarılalım, daha çok sevgilerimizi gösterelim birbirimize. Yüzlerimiz gülüversin, hanelerimiz de her gün bayram havası oluversin, evlatlarımızın gönülleri mesrur oluversin.
Onlar için özel hazırlıklarımız olsun. Sahurlarımıza ve iftarlarımıza konuk olsunlar. Namazlarımıza, dualarımıza, yardımlarımıza hemen her alanımıza dahil edelim onları.
Nasıl ki Ramazan bizlere, kendimizi hazırlamamız için önceden başka misafirlerle geleceğini haber veriyorsa bizler de evlatlarımız için attığımız her tohumun hemen yeşermesini, çiçek açmasını beklememeliyiz. Her Recep de her Şaban da her Ramazan da biraz daha biraz daha derken göreceğiz ki tohum filizlenmiş çiçek açmış ve meyve vermeye başlamış. Biraz da sabrı öğretmeye gelir ramazan. Bizler de sabrı kuşanacak nesiller için önce sabrı kuşanmalıyız. Bu kaçınılmaz bir gerçektir.
İzin verelim
Önce kendimize
Merhamet edelim
Önce kendimize
Bu ayı fırsat bilelim
Önce kendimiz için
Ramazan’ı miras bırakalım
Önce evlatlarımız için.
Yazar
Neriman Seçkin
Yazarın Diğer Yazılarına Bakabilirsiniz
[…] Ramazan’ı Hissetmek […]